SAĞLIK BİLGİLERİ
AKCİĞERLER: Akciğerler solda (iki parçalı), sağda(üç parçalı ) olmak üzere iki tanedir.Bu parçalara lob adı verilir. Solunumu sağlar. Kaburga kasları ve karın zarı (diyafragama) soluk almada görev alrlar.Kandaki karbondioksit miktarı solunumu etkiler
SİNDİRİM SİSTEMİ:Aldığımız besinlerin, vücutda bir dizi işleme tabi tutularak, enerji hammaddesi ve yapıtaşı öğelerine ayrılması, daha sonra kana geçmesine sindirim denir.Bu olayların geçtiği vücut bölümleri sindirim sistemidir.
a) Sindirim Sistemi Bölümleri :Bu sistemi oluşturan başlıca bölümler:
1)Ağız ve Dişler ,Yutak, Yemek Borusu, Mide, İnce Bağırsaklar, Kalın Bağırsaklar, Pankreas, Karaciğerdir.
b) Sindirim Olayları:İnce bağırsakların iç yüzünü döşeyen zarın içerisinde bulunan salgı bezlerinde maltaz, laktaz, sukraz gibi salgılarla karbonhidratların en alt birimlerine çevrilmesi sağlanır.Erepsin ise proteinlerin son kalıntılarını aminoasitlerine kadar parçalar. İnce bağırsakların i yüzeyinde bulunan ve villus denilen parmak şelindeki çıkıntılar sindirilen besinleri emer. Yağ molekülleri akkan damarlarına, amino asit ve glikoz ise bazı yağ asitleri ve gliserinle birlikte kılcal damarlara geçer. İnce bağırsağın alt ucunda sadece sindirilmeyen maddeler kalır. Suyun emilim yeri kalın bağırsaktır.Geri kalan bölüm dışkı olarak atılır.
c)Sindirim Sistemine nasıl yardımcı olunabilinir ?Sindirim sisteminin sağlıklı görev yapabilmesi için :
1) Düzenli ve belirli saatlerde yemek yemeye dikkat edilmeli, öğünler aksatılmamalıdır.
2) Öğünlere yeterli zaman ayrılmalıdır. Yemek yeme hemen bitirilmesi gereken bir zorunluluk olarak değil, özellikle zaman ayrılması gereken bir uygulama olarak kabul edilmelidir.
3) Özellikle yemek saati sinir bozucu konulardan ve tartışmalardan uzak kalınmalıdır. Bunlar , yemekte iştahın, mide ve ince bağırsak salgılarının azalmasına yol açar.
4) Yemekten sonra yürünmelidir. Yürümek sindirim organlarının daha etkili çalışmasını sağlar.
5) Sindirime yardımcı olmak , kabızlığı önlemek için her yemekte bir iki bardak su içilmelidir.
6) Belirli saatlerde tuvalete gitme alışkanlığı kazanmalıdır.
d) S.Sistemi bozukluklarının sebebi:gerginlik, tek yönlü beslenme, gıda zehirlenmesi, sağlıksız besin yenilmesi.
G)Boşaltım Sistemi :Hücreler artık maddeleri doğrudan kana verirler. Kan bunları alarak boşaltım organlarına iletir.
Böbreklere böbrek atar damarlarıyla ulaşan kan , böbrek toplar damarından çıkar. Böbrekten geçerken çok karmaşık ve olağanüstü bir süzme işlemine uğrar. Bu sırada kandaki bir çok madde korunurken diğerleri atılır.
a) Boşaltım sistemi bölümleri:
1) Böbrekler :İnsanın belinin iki yanında yer alan böbrekler, çukur orta bölümünden böbrek atar ve toplar damarı girer ve çıkar.Dış tabaka böbreğin kabuk bölümü ( korteks ), iç tabaka böbreğin öz bölümünü (medulla) oluşturur.Böbrek çanağının ortasına doğru bulunan piramitler vardır.Böbrekten çıkan idrar kanalı idrar torbasına bağlanır. Böbreklerden süzülen idrar aşağı doğru bu borulardan geçer ve idrar torbasında toplanır.
2) İdrar Torbası ve İdrar Boşaltım Kanalı
b)Böbreklerde Kanın Süzülmesi : Böbreklerin süzme işleminde antidiüretik hormon denilen hipofiz hormonu önemli yer tutar.Bunun eksikliği günde litrelerce sıvı kaybına yol açar.
Böbreklerin görevlerini yapmaması ,atılması gereken maddelerin kanda artımına yol açar.Buna üremi denir.
c) Böbrekleri korumak için :
1) Yeterli miktarda sıvı alınmalı, alınan sıvı miktarı sıcak ve kuru havalarda arttırılmalıdır.
2) Böbrek iltihaplanmaları zamanında tedavi edilmelidir.
3) Ağrılı işeme ve iltihaplı akıntılarda zamanında sağlık kuruluşlarına baş vurulmalıdır.
4) Boğaz enfeksiyonlarında doktorun verdiği tedavi yarıda kesilmemeli, tam olarak kullanılmalı, tedavi sonunda kontrole gitmelidir.
5) Her hastalıkta olduğu gibi korunma erken tanı ve tedavi çok önemlidir.
G) İç Salgı Bezleri
a) İç salgı bezi nedir ?Salgı bezlerine hormon denir. Bunların eksikliği veya fazlalığı önemli sağlık sorunlarına yol açar.Beynin alt bölümünde hipotalamus denilen ve hipofiz (pituiter) salgı bezi aracılığıyla diğer salgı bezlerini yönlendiren bir bölüm vardır.Bu, bir çok otomatik fonksiyonu da yönlendirir.ruhsal olaylarla yakın bir etkileşim içindedir.hipotalamus, salgılatıcı veya serbestleştirici faktör denen hormonlarla hipofizi kontrol eder.
b) Hipofiz (pituiter) salgı bezi : İki ayrı bez olarak da ele alınabilir.1) Ön hipofiz hormonları : Burası diğer salgı bezleri kontrol eden hormonları salgılar.2) Arka hipofiz hormonları : İki tanedirler.Antidiüretik hormon böbreklere sıvı alımını, oksitosin ise düz kas kasılmasını kontrol eder.
c) Böbrek üstü bezleri :Böbrek üstü bezi öz bölgesi adrenalin salgılar.Ruhi ve bedeni yüklenmelerde salgı artar.Kalp hızlanır, kan basıncı yükselir.Karaciğerin kana verdiği şeker miktarı artar.Bunun eksikliği ve fazlalığı da önemli sağlık sorunlarına yol açar.
d) Tiroid salgı bezi :Vücut metabolizmasını düzenler.Genellikle tiroksin olarak bilinir.
e) Paratiroid salgı bezi : Bu salgı bezleri parathormon ve tirokalsitonin denen iki hormon salgılar.Parathormon vücut kalsiyum ve fosfor dengesini sağlar.Yeterli kemik büyümesi ve kas kasılması için gereklidir.Parathormon veya kalsiyum azsa tetani denen durum ortaya çıkar.Bunda acil müdahale gerekir.Parathormon çok fazla ise kemiklerden çok fazla kalsiyum çekilir. Tirokalsi tonin kalsiyumun kemikte birikmesini kolaylaştırır.
f) Pankreas adacıkları :İnsulin ve glukagon denilen hormonları salgılar.İnsulin, glikozun hücre içerisine girerek kullanılmasını kolaylaştırır.Eksikliğinde kanda glikoz ne kadar artarsa artsın hücreler alıp kullanamaz.Bu duruma şeker hastalığı (diyabet) denir. İdrarla şeker atılır.Çok su içme, çok yemek yeme gibi belirtileri vardır.Şeker hastalığı olan anneler doktora baş vurmalıdır. İnsulin hormonu çok fazla salgılanırsa bu kez kanda glikoz çok azalır.
BÜYÜME ve GELİŞME :Büyüme dendiğinde vücut hacmi ve kütlesinin artımı, gelişme dendiğinde ise dokuların yapısındaki ve bileşimindeki değişiklikler sonucu biyolojik işlevlerdeki olgunlaşma akla gelir.
BÜYÜMEDE ROL OYNAYAN FAKTÖRLER
a) Genetik faktörler : Anne ve babadan geçen bazı genler, çocuğun bazı özelliklerinin belirlenmesini sağlar. Bunlar arasında büyüme ve gelişmede vardır.
b) Diğer faktörler :Anne karnında çocuğun sağlığının temelleri atılır.Bebeğin henüz organ ve dokularının gelişmekte olduğu bu dönemde; 1) Annenin gebelikte aldığı bazı ilaçlar
2) Ateşli hastalıklar (grip, Kızamıkcık vb.) 3) Annenin sistematik hastalıkları (böbrek, kalp vb.) 4) Röntgen ışınları alması 5) Kaza geçirmesi 6) Aşırı yorgunluk 7) Psikolajik travmayla karşılaşması bu zararlı etkenler arasında sayılabilir.
Demek ki büyümeyi genetik etkilerden başka çevresel etkenler de etkilemektedir.Bunlar arasında çevre koşulları, yaşadığı ortam, eğitim düzeyi, sık sık hastalanması, yeterli besin sağlanması ve dengeli besin alımı, hareketli bir yaşam sürdürme sayılabilir.
Çocuğun Büyüme ve Gelişmsinin Değerlendirilmesi :Beslenmenin yeterli olup olmadığının izlenmesi şöyle yapılır: 1) Ağırlık ve boy gelişiminin normal olup olmadığı 2) Normalden sapaların en erken zamanda tespiti 3) normal gelişmede iken sapma tehlikesi gösteren çocukların belirlenmesi sağlanır. Bunlar beslenme bozukluğuna neden olan faktörlerin saptanmasına ve bunların belirlenerek çözüm yollarının araştırılmasına imkan sağlar.
ÇOCUKLUK DÖNEMLERİ
1) yeni doğan dönemi (Neonal dönemi) :Doğumdan, 28 inci günün sonona (ilk dört hafta) kadar geçen süredir.Bu bebeklere de yeni doğan denir.
2) Yeni doğan sonrası dönemi : Yeni doğan döneminin bitiminden, bebeklik döneminin sonuna kadar olan döneme denir ( 5-52 haftalar arası ).
B) Zeka Nedir ?Zekayı kişinin, öğrenme, öğrenilenden yaralanabilme, yeni durumlara uyabilme, yeni çözüm yolları bulabilme yeteneği olarak tanımlaya biliriz.zeka gelişimi bir çok faktörle ilişkilidir. Bunlar ;
1) Bebeğin anne karnında yeterince beslenmesi 2) Yeterli oksijen alması (Annenin sigara içmesi, kirli hava bunu etkiler.) 4) Doğumların, bilgili ellerde ve sağlıklı şartlarda yapılması 5) Çocuğun özellikle merkez sinir sistemi hastalıkları ve zedelenmelerimden korunması 6) Yeterli ilgi, sevgi ortamının sağlanması 7) Etkin ve sistemli eğtim ve öğretim
D) Çocuğun Zihinsel ve Ruhsal Gelişimi
a) Gelişim dönemlerinin bilinmesi neden önemlidir ?
1) Dönemlerin, ruhsal ve fiziksel özelliklerinin bilinmesi, gelişmenin yolunda gidip ditmediğini saptamaya yardımcı olur.
2) Sağıklı gelişimin bilinmesi, kişilik geliştirmedeki saptamaların anlaşılmasını kolaylaştırır. Çocukluk yaşantılılarının bilinmesi, erişkin ruh hastalıklarının, ruhsal uyumsuzlukların ve sorunların aydınlatılmasına yardımcı olur.
3) Ruhsal gelişmedeki saptamalar, erkenden yakalandığında, sürekli uyumsuzluklara dönüşmeden önlenebilir.
4) Ruh sağlığındaki koruyucu ilkeler, çocuk eğitimine uygulanabilir.
b) Bebelik (süt çocukluğu) Dönemi-Oral Dönemi (0-12 ay) :Bu devrin özellikleri :
a) Çocuk , anneye tam bağımlıdır. b) Çaresiz ve asalaktır; anne doyurduğu sürece doyar. c) Hem pasif, hemde sürekli alıcıdır. d) İlk üç ay, içe dönüktür.Çoğu zamanını uykuyla geçirir; hatta annesiyle kendisinin iki ayrı insan oduğunu bilmez.Ancak üçüncü aydan sonra fark eder. e) Zevk ilkesinin etkisi altındadır; acıdan ve haz vermeyen şeylerden kaçar. f) Beklemeyi bilmez, engellemeye dayanamaz.İhtiyaçlarının hemen doyurulmasını ister.
c) Özerklik Dönemi (Anal dönem) :12-36 aylar arsındaki dönemdir. Bu devrin özellikleri .
a) Ayakta durur, yürür. b) Sözlü konuşmaya geçer, kelime dağarcığı zenginleşir. c) Kas ve iskelet sistemi gelişir. d) Dışkılama ve işeme denetimiyle ilgili yapılar değişir. e) Kendi benliğini algılar.Çevredeki objeler gerçek ve ayrı kimlik kazanırken benlik duygusu da dış dünyadan atrılır. f) Kendini olayların merkezi olarak alır. Ortak oyunları bilmez. g) Birinci yaştan sonra anal bölgeye ilgi başlar. Kakasını tutma ve bırakmasını da çocuğa haz verir.Bunu bazen anneye ödül bazen de ceza için yapar.Çocuk, bu dönemi atlatamadıysa bazı bozukluklar ortaya çıkar. 1) Aşırı düzensizlik, titizlik, uysallık. 2) Aşırı isyankarlık pislik, cimrilik gibi.
d) Oyun Dönemi (Fallık Dönem) : 3-6 yaş arası dönemidir.Duygularını kontrol etmeye başlar.Çocuk enerjisini başka yönlere harcar, toplumca kabul edilen amaçlara yönelir; yapıcı ve yaratıcı olur.
e) Okul Dönemi (Latans dönem) :Okul çağı, çocuğun aile ortamından çıkıp, dış dünyaya açıldığı, toplumsal çevreye karıştığı çağdır.İlkokul dönemi (6-11), ergenliğin ilk belirtilerinin bağlandığı 12. yaşta son bulur. Gizlilik, durgunluk devresi anlamına gelir.Bu devrede çocuğun kişilik gelişimi tamamlanır.Bekleyebilme ve engellere karşı koyma toleransı artar.Toplum tarafından beğenilmek söz konusudur.Tek cins grupları oluşur.Cinsel kimlik iyice belirmiştir.Oyun, sokağa dışarı kaymıştır.
SAĞLIKLI HAYATIN TEMELİ ve KİŞİ SAĞLIĞI
1) TEMİZLİK
A) Temizlik ne demektir ?Kişinin sağlığına katkıda bulunacak biçimde uygulaması yapılan her davranış temizliktir. Temizlik uygulamaları günlük ve aralıklı yapılması gerekenler olmak üzere iki grupta incelenirler.
B) Günlük temizlikler
a) El, yüz, boyun ve koltuk altı temizliği b) Saç bakımı : Kimi zaman kepekle bit yumurtaları karışır.Kepek, üfleyince uçar.Bit yumurtası kıla yapışık olduğundan uçmaz.Kepek iki tırnak arasında ezilirse ses çıkmaz.Bit yumurtası iki tırnak arasında ezilirse çıt sesi çıkar.Kepek daha parlak, bit mattır. c) Diş bakımı d) Ayak temizliği ve sağlığı e) Hela alışkanlığı f) Tırnak bakımı g) Ken di tuvalet eşyasını kullanma
C) Aralıklı temizlikler Yıkanma, Tıraş, Tırnak kesimi, Temiz çamaşır giyimi, yatak çarşafı değişimi vb...
4) Uygun Giyim :Çamaşır, elbise, ayakkabı gibi giyim eşyalarında aranacak özellikler :
1) Vücuttu dış ortamın soğuğundan veya aşırı sıcağından korumalıdır.
2) Sıcak havalarda yakıcı güneş ışınlarından korunmalıdır.
3) Deri solunumuna ve ter buharlarının dışarı çıkmasına engel olmamalıdır.
4) Suni maddelerden değil doğal maddelerden yapılmış olmalıdır.
5) Büyümeye ve serbest harekette engel olmamalıdır. 7) Ucuz, dayanıklı ve sağlığa uygun olmalıdır.
8) Sağlığa uygun ayakkabı seçiminde ise şu özelliklere dikkat edilmelidir :
a) Yeni ayakkabı alırken her iki ayak da denenmelidir.İlerde açılacağı sözüne aldırış edilmemelidir.Oturarak değil ayakta denenmelidir. Zira ayakta ayaklar daha uzundur. b) Bir ayak diğerine göre uzunsa ayakkabı uzuna göre seçilmelidir. c) Her iki ayakkabını da dükkanda denemelidir.Parmakların ayakkabı içerisinde rahat edipetmediğine bakılmalıdır. Parmakların hareketini kısıtlayan ayakkabı alınmamalıdır. d) Baş parmakla ayakkabının burnu arasında 1-1.5 cm aralık olmalıdır. e) Sivri burunlu dar ayakkabılardan kaçınılmalıdır.Bunlar ayak iskeletini bozar. f) Yazın ayakkabı alırken havanın sıcak olmasına dikkat edilmelidir. g) Ayakkabı bakımı yapılmalıdır. Topuğu aşınmış ayakkabı duruşu (Postür) bozar. İyi giyinmek sağlıklı, koruyucu özellikle temiz giyinmektir.
6) Uyulması gereken diğer kurallar :
1) Kitap okurken,ders çalışırken ve yazı yazarken ışığın yeterli olması, ışığın doğrudan değil dolaylı olarak ulaşması gerekir.Işık yazılan elin aksinden gelmelidir.
2) Hareketli taşıtlarda okumak gözler için zararlıdır.
3) Yere yüzükoyun okumak kitapla aradaki mesafeyi azaltacağından gözlerin uyum yeteneğini bozar ve bozukluklara yol açar. Ayrıca yazıdan 40 cm uzakta durulmalıdır.
4) Zaman zaman gözler kapatılarak veya ufka bakarak dinlendirilmelidir.Güneş ve parlak cisimlere doğrudan bakılmamalıdır.
5) Deniz kenarında, karda, parlak güneş altında güneş gözlüğü kullanılmalıdır.Gözlüğün yeterli koyulukta ve iyi camdan yapılmış olması gerekir.
6) Şaka için veya başka bir nedenle kendi veya başkalarının gözlerini ovuşturmaktan, gözlere şiddetle bastırmaktan kaçınılmalıdır.
7) Televizyona yakın oturulmamalı, televizyon çok karanlık veya aydınlık olmamalıdır. Oda parlak ışıkla aydınlatılmış olmamalı, yarı karanlık bir abajur ışığı altında seyredilmelidir. Ayrıca uzun süre televizyon başında kalmamalı program seçimi yapılmalıdır.
8) Sınıfta otururken tahtayı görmekte zorlanıyorsa göz muayenesi yapılmalıdır. Kulak sivri şeylerle karıştırılmamalıdır.
9) Gürültülü müzikleri, yüksek tonda uzun süre dinlenmemelidir. Bu ileride işitme kaybına yol açmaktadır. Kulağa kafaya vurmaktan kaçınılmalıdır.
10) Suya dalarken kulakların korunması unutulmamalıdır.Vazelinlenmiş bir pamuğu kulağın giriş bölümüne yerleştirilmedir.
11) Burun karıştırılmamalı, burundan kıl koparılmamalıdır.Burun tıkanıklıklarını açmak için devamlı burun damlası kullanılmamalıdır.Yağlı burun damlaları çocuklar için zararlıdır.
12) Burun soluk alıp verilmelidir.Eğer burundan soluk alıp vermede güçlük çekiliyorsa doktora danışılmalıdır.
13) Hapşırırken, öksürürken,burun ve ağız mendille kapatılmalıdır.Elle kapatmak yeterli değildir.
14) Ergencilik ve sivilceler sıkılmamalıdır. Dişler düzenli ve uygun fırçalanmalıdır.Sert maddelerle karıştırılmamalıdır.
15) Yerlere tükürenlere karşı çıkmalı, toplumumuzda bu gibi çirkin davranış gösteren kişilerin bulunmamaları gerektiği unutulmamalıdır.
16) Sınıfta dik oturmalı, yürürken dik yürümelidir. Omuzlar sarkıtılıp, kambur çıkarılmamalıdır.
17) Diş ve vücut sağlığı için düzenli sağlık kontrolleri alışkanlık haline getirilmelidir.
18) Senede iki kez mikrofilm çektirmelidir. Mikrofilm verem savaş dispanserlerinde bedavaya çekilmektedir.
19) Açık havadan yararlanma, günlük hayatın önemli bir parçası oluşturulmalıdır.
BESLENME : Beslenme; vücudun büyümesi, normal ve sağlıklı olarak çalışmasını sürdürebilmesi, içingerekli olan maddelerin yiyecekler yoluyla sağlanmasıdır. Büyüme, gelişme, dokuların ve giderek organların yapılması, yenilenmesi ve çalışması için enerji ve yapı maddeleri besin öğeleridir. Besin öğeleri üçe ayrılır.
1) Enerji veren besin öğeleri : Karbonhidratlar, yağlar, proteinler 2) Yapı taşı görevi yapan besin öğeleri : Proteinler, yağlar
3) vücud fonksiyonlarını düzenleyen besin öğeleri :Vitaminler, mineraller, elektrolitler, su
Yeterli beslenme, vücudun bütün fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için ihtiyaç duyulan enerji miktarını içerecek oranda yeterli düzeyde besin sağlanmasıdır. Dengeli beslenme ise enerji ihtiyacı ile birlikte vücudun yapım, onarım ve diğer işleri için ihtiyaç duyulan besin öğelerini dengeli şekilde sağlanmasıdır.
BESLENME ve SAĞLIK :Şişmanlık bir insanın boyuna göre kilosunun arzu edilenden fazla olmasıdır. Vücutta yağ dokusunun oranı daha fazladır. En önemli sebebi, uzun süre, vücuda tüketebileceğinden çok enerji alınmasıdır..Fazla yemek yeme, fiziksel hareket azlığı, psikolojik bozukluklar nedeniyle çok ve sık yemek yeme, metabolik ve hormonal bozukluklar diğer önemli sebeplerdir. Dengeli ve yeterli beslenme şişmanlığın önlenmesinde ilk adımdır. Şişmanlığı önleyen ilaç yoktur.
2) VÜCUT OLAYLARININ BESLENMEYLE İLİŞKİSİ : Yaşam için havadan sonra en gerekli etmen sudur. Proteinler vücudun yapı taşlarıdır. Vücudu oluşturan hücrelerin temel yapısını oluştururlar. Vücut yağının büyük kısmı organların etrafında destek dokusu olarak ve deri altında bulunur. Minerallerin çoğu iskelet dokusunda bulunur. Kalsiyum, fosfor ve magnezyum kemik sokusunda proteinlere bağlı olarak ve hücre dışı ve içi sıvılarda iyon olarak bulunur. Demir, kandaki hemoglobin yapısında ve enzimlere bağlı olarak; sodyum, klor, kükürt ve potasyum ise hücre içi ve dışı sıvılarda iyon şeklinde görev yaparlar.
A) VÜCUDUN ISI VE ENERJİ İHTİYACI : Vücut organlarının çalışması ve normal ısının devamı vücuda alınan yağ, protein ve karbonhidratların sağladıkları enerji ile mümkündür. İnsanın enerjite ihtiyacını belirleyen etmenler : 1) Yaş 2) Cins 3) Vücut ağırlığı 4) Fiziksel aktivite 5) Fizyolojik durum 6) Sağlık durumu 7) Çevre şartları
B) HAYATIN SÜRDÜRÜLMESİ İÇİN ENERJİ :Enerji harcaması 3 grupta toplanır. 1) Bazal metabolizma 2) Fiziksel etkinlikler 3) Yiyeceklerin termik etkisi veya özgül dinamik etki
Vücudun enerji ihtiyacını gösteren en kolay ölçü boy uzunluğuna göre vücut ağırlığıdır.. Büyüme ve gelişme standartlarını yaşa ve boya göre olması gereken normal vücut ağırlığını gösterir.
4) TEMEL BESİN ÖĞELERİ: A) Proteinler :Bütün proteinler karbon, hidrojen, oksijen ve azottan oluşmuş bileşiklerdir.
a) Amino asitler:Proteinler, yüzlerce ve hatta binlerce amino asit ünitesinden oluşmuş zincirli bir yapıya sahiptirler. 22 çeşit amino asit vardır. b) Hayvansal ve bitkisel proteinler
B) Karbonhidratlar : Yiyeceklerde 3 çeşit karbonhidrat vardır; şekerler, nişastalar, sellüloz ve benzeri maddelerdir. Bütün karbonhidratlar, karbon, oksijen ve hidrojen bileşikleridir. a) Şeker : 1) Basit şekerler ; Glikoz, Frukoz, Galakoz 2) Disakkaridler 3) Polisakkaridler
C) Yağlar :Yağlar, büyüme ve gelişme ve cilt sağlığı için gerekli olan bazı yağ asitlerini sağlarlar. Yağda eriyen maddelerin vücuda alınmasına yardım ederler. İç organların etrafını sararak dış darbelerden zarar görmelerini önleyecek şekilde koruma görevi yaparlar. Yapısı : Yiyecek yağları kimyasal olarak trigliserid karışımlarıdır. Sıvı ve katı yağlar arasındaki önemli farklar bunların içindeki farklı yağ asitlerinden kaynaklanır. c) Margarin d) Vücut içinde yağların kullanılması : Gözüken ve gözükmeyen yağlar, tüketildikten sonra midede safra suları yardımıyla küçük parçalara ayrılırlar. Sonra ince bağırsaktan lenf ve kan dolaşımına geçerler, protein ve fosforla birleşmiş olarak karaciğere ve dokulara taşınırlar. Hücrelerde oksidasyonla enerjiye çevrilirler. Özellikleri : Yemeklere lezzet verirler ve sindirimi uzun sürdüğü içinde uzun süre doygunluk hissi verirler. f) Yağ kaynakları :
Bitkisel kaynaklar :Pamuk, ayçiçeği, susam, soya fasulyesi gibi bitkilerde fıstık ve fındık içinde % 20- 24 oranında yağ bulunur.
Hayvansal Kaynaklar: Çeşitli etlerin içinde bulunan yağ miktarları hayvanın beslenme durumuna göre değişiktir. Hayvan yağlarında ,özellikle yağlı balıklarda A ve D vitaminleri bol bulunur.
D) VİTAMİNLER : Vitaminler vücut içindeki çeşitli olayları düzenleyici maddelerdir. 2’ ye ayrılırlar; 1) Yağda eriyenler ( A,D, E ve K) 2) Suda eriyenler ; ( C, B)
a) Yağda eriyenler : A vitamini : 2 şekilde bulunur 1) Hayvansal yiyeceklerde bulunan a vitamini buna retinol da denir. 2) Bitkisel kaynaklı yiyeceklerde bulunan karoten, yiyecek içinde A vitamini şeklinde değildir.
Görevleri:
1) Sindirim, solunum, görme ve üreme organlarının ve vücut dış yüzeyinin sağlıklı olması için gereklidir. Özellikle epitel hücrelerinin düzenli çalışması için gereklidir.
2) Alacakaranlıkta görebilme A vitamini ile ilgilidir. Uzun süreli A vitamini yetersizliği sonunda insanda gece körlüğü gelişir. Dünyanın bazı yerlerinde A vitamini yetersizliği içinde olan çocuklarda önemli göz bozuklukları ve hatta körlük olmaktadır.
3) A vitamini yetersizliğinde kemikler ve dişler normal olarak gelişemez.
4) A vitamini yetersizliği çeşitli enfeksiyonlara karşı vücudun direncini kırmakta, büyüme ve gelişme ve genel sağlığın korunması mümkün olamamaktadır.
A vitamini Kaynakları
1- Hayvansal Kaynaklar Balık yağı, hayvan karaciğeri ve böbreği, süt ve süt ürünleri le yumurtadır.
2-Bitkisel Kaynaklar Havuç, kurufasulye, ıspanak, tere, roka, karalahana, domates. Bitkilerde vücut tarafından A vitaminine dönüştürülen karoten bulunur.
A vitaminin fazlası vücutta depo edildiği için zararlıdır. Zehirlenmelere yol açar.
D vitamini En önemli D vitamini kaynağı güneştir. Yetersizliğinde ratişizm hastalığı görülür. Bu hastalık, kemiklerde yeterince kalsiyum birikmemesi sonucunda uzun kemiklerde çarpıklıklara, gelişme geriliğine, eklemlerde şişmelere, göğüs kemiğinde de boncuk dizini gibi büyümelere yol açar.
D vitamini ihtiyacı Büyüme ve hamilelik döneminde fazladır. Günde bir çay kaşığı balık yağı ihtiyacı karşılar. Bu da A vitamini gibi karaciğerde birikir ve fazlası zehirler.
E vitamini E vitamini A vitaminin okside olmasını ve vitamin özelliğini kaybetmesini önler.
E vitamini kaynakları Bitkisel yağlar, tahıl taneleri, yeşil yapraklı sebzeler
b- Suda eriyen vitaminler
B grubu vitaminler Suda eridiği için vücutta depolanmazlar. karbonhidratların, yağların ve proteinlerin kullanılmasında katalizördürler
Thiamin (B1) vitamini karbonhidratları enerjiye çevirir. eksikliğinde
1) İştahsızlık, yorgunluk, kusma, baş dönmesi ve sindirim sistemi bozuklukları
2) Sinir sistemi bozuklukları gibi belirtileri olan beriberi hastalığına neden olur.
Thiamin kaynakları karaciğer, böbrek, dalak ve sakatat. Bitkilerde: kuru baklagiller ve buğday, çavdar, mısır ve pirinç gibi tahıllar. Ceviz,fındık, süt ve ürünleri, yumurta, et ve sebzelerde az oranda bulunur.
Riboflavin (B2 vitamini)
1) Gözü besleyen kan damarları genişler ve gözde yanma hissi duyulur.
2) Ciltte yaralar, özellikle dudak, burun göz kenarlarında beyazlık kuruluk ve hatta yara görülebilir.
3) Sinir sistemi bozuklukları ve kansızlık da meydana gelebilir.
Riboflavin kaynakları: karaciğer, dalak, böbrek, et, süt ve ürünleri. Yumurta, yeşil yapraklı sebzeler ve kurubaklagillerde de bulunur.
Niasin (Nikotinik asit, vitamin PP) yiyeceklerden enerji temin eder
1) Sinir sistemi bozuklukları
2) Sindirim sistemi bozuklukları
3) Ciltte yaralar
Niasin kaynakları: maya, karaciğer, böbrek, kalp ve diğer sakatatlar. Et,balık, ceviz, fındık, fıstık, kuru baklagiller, süt ve yumurta
B6 Vitamini Amino asit metabolizmasında görev yapar. Kaynakları : et ve benzeri karaciğer, sakatat, süt ve ürünleri, tahıllar ve kuru baklagiller
B 12 Vitamini Yetersizliğinde kansızlık ve sinir sistemi hücrelerinin harabiyeti görülür Kaynakları et, süt ve ürünleri, balık, tavuk, karaciğer ve diğer sakatat
Folik asit amino metabolizması ve kan yapımı Kaynakları karaciğer, koyu yeşil sebzeler, etler, tahıl taneleri
Pantoteik Asit Karbonhidrat va yağların enerji sağlamasında kullanılır. Doğada bol bulunduğu için yetersizliği görülmez.
Biotin Yağ metabolizması için gereklidir. Yetersizliği yalnızca çiğ yumurta akı yendiğinde görülür. Saç dökülmesi ve cilt yaraları oluşur.
C Vitamini Bağ dokusu oluşumu için gereklidir. Zehirlenmelere ve enfeksiyonlara karşı koruyucudur.Yetersizliğinde kılcal damarlar zayıflar, diş eti kanamaları, diş kayıpları,yorgunluk, tembellik, iştahsızlık yapar. Isıya dayanıksızdır. meyve ve sebzelerde bol bulunur.Portakal, limon, greyfurt, koyu yeşil sebzeler, domates, yeşil ve kırmızı biber, çilek, patates, kuşburnu, böğürtlende boldur.
E . Madensel Maddeler (Mineraller) 3 temel görevi vardır: 1) Kemiklerin ve dişlerin normal olarak oluşması,büyümesi ve gelişmesi. Bu işlev için en gerekli madenler kalsiyum, fosfor ve magnezyumdur. 2) vücut ve hücre sularının bileşimlerini kontrol eden eriyik tuzlar olarak. Bu eriyik tuzlar, hücre dışı sıvı içinde sodyum, klor hücre içi sıvıda ise potasyum, magnezyum ve fosfordur. 3) Madensel maddeler, vücut içindeki bir çok enzimin ve hemoglobin gibi proteinlerin yapısını oluşturur. Bunlar demir, fosfor ve diğer iz elementlerdir. (çinko, magnezyum, mangan gibi)
Demir hemoglobinde ve kas proteininde vardır. Karaciğerde depo edilir. Oksijen kullanımında rol oynar. Eksikliği kansızlık yapar. En çok etten sağlanır. C vitamini emilimini arttırır. Sebzelerdeki demir kolayca emilmez. Hayvansal yiyecekler ve kuru mayvalar pekmez ve pestil iyi kaynaklardır. Kadınlarda demir ihtiyacı daha çoktur.
Kalsiyum Vücutta en çok bulunan madensel maddedir. İskelet, kasların kasılması, sinir fonksiyonları, kanın pıhtılaşması ve bazı enzimlerin çalışması için gereklidir. Eksikliği kemik erimesi ve ratişizm yapar. Alınanın %20-30u emilir. Mayalanmamış ekmek emilimi azaltır. Atılımı böbrek ve terledir. En iyi kaynak süt ve ürünleridir. balık ve yeşil sebzelerde bulunur.
Fosfor Kemikleri kuvvetlendirir.Yiyeceklerde bol olduğu için eksikliği görülmez. Eksikliği spazmlara yol açar. Süt ve ürünleri, yumurta, et , tavuk ve balık iyi kaynaklardır.
Sodyum ve Klor Vücudun su dengesini sağlar. eksikliği kramplara neden olur. Tansiyon hastaları ve bebekler tuzu az tüketmelidir. Fazlası idrar ve terle atılır.Yiyeceklerde az bulunur. Yemek hazırlanırken katılır.
Potasyum Vücut sıvılarında bulunur. Hücrelerin çalışmasını düzenler. Kaybı kalp yetmezliğine yol açar.
SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
Bağımlılık ruhsal ve bedensel olur. Sigara akciğeri,kalp ve dolaşım sistemini, üreme sistemini, bebek gelişimini sindirim sistemini etkiler. Zararı önlemenin tek yolu sigarayı bırakmaktır.
KAZALAR VE İLK YARDIM
Önceden planlanmamış, beklenmedik bir anda ortaya çıkan yaralanmalara, can ve mal kayıplarına neden olan olaya kaza denir.
1-Ev Kazaları Düşmeler, zehirlenmeler, yanıklar ve elektrik çarpmaları 2-İş Kazaları 3- trafik kazaları 4- kitlesel kazalar 5- diğer kazalar (doğal afetler)
Kazalarda zaman önemlidir. Doktora giderken mutlaka zehirlenmeye neden olan örnek de götürülmelidir.
İlk yardım bir kaza veya bekl
Beklenmedik rahatsızlık sonucunda kişinin içinde bulunduğu durumdan daha kötü bir duruma düşmesini önlemek için yapılacak ilk uygulama ve alınacak ilk tedbirlerin bütünüdür. Başarı için on koşul vardır:
1) Kazalının o andaki durumunun gereği olan ilk yardım uygulamasını; zaman yitirmeden, sessizce ve tleşe koyulmadan uygulamalı
2) Solunum durmuşsa hemen suni solunum yaptırılmalı
3) Kalp atımı yoksa hemen kapalı kalp masajı uygulanmalı
4) Kanama varsa durdurulmalı
5) Şok durumu varsa kazalı az hareket ettirilmeli
6) Zaman yitirilmemeli
7) Güven verici sözlerle morali yükseltilmeli
8) Kalabalık toplanmasına izin verilmemeli
9) Gereğinden çok soyulmamalı
10) En yakın hastaneye götürülmeli ya da doktor çağırılmalı
BİLİNÇ KAYBI, ŞOK ve İLKYARDIM
A) Bilinç Kaybı ve ilkyardım : Kazalardan sonra bilinç kaybına uğramış bir kişiyle karşılaşıldığında ilkyardım uygulamaları başlarken bilinç kaybının nedenlerini de belirlemeye çalışılmalıdır. Eğer bilinç kaybı ortamdansa kişi ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Bilinç kaybının başlıca nedenleri bayılma, sara nöbeti, beyin kanaması, şeker koması, alkol koması ve isteri nöbeti olabilir. Bayılacağını hisseden kişi karın kaslarını içeri çeker, kalçalarını sıkıştırır ve bacak kaslarını gererse bayılma önlenebilir.
B) Şok ve İlkyardım : Şok yetersiz doku kanlanması sonucu hücre fonksiyonlarının bozulmasıdır. Nedenleri arasında ileri derecede kan kaybı, sıvı kaybı sayılabilir.
Elektrik çarpması ve şokunda ilkyardım : Kişi akımdan kurtarılmalıdır. Kurtarmaya çalışan kişi ilk önce kendi hayatını tehlikeye atmamalıdır. Yalıtkan bir cisimle akım kesilmelidir. Sistemik elektrik akımını kesecek düğme, sigorta vb. varsa bunlarla akımın kesilmesi en kolay ve en emin yoldur.
Holger-Nielsen Yöntemi :
a) Hastayı ayakları aşağıda duracak şekilde yatırın. Ellerini birbirinin üzerine koyarak dirsekleri yana açınız. Başını bir yana çevirerek yanağını ellerinin üzerine yerleştiriniz.
b) Hastanın baş tarafında dizinizi yere koyarak yerleştiriniz. Ellerinizi hastanın kürek kemiklerinin alt uçlarından aşağıda, parmaklarınız açık ve baş parmaklarınız birbirinize dokunur durumda yerleştiriniz.
c) Kollarınızı tam gergin bir duduma getirip, aşağı doğru vücudunuzun üst bölümüyle baskı yaparak öne eğiliniz. Böylece hastanın göğüs kafesine yüklenerek daraltıp ciğerlerindeki havayı boşalmış olursunuz.
d) Hiçbir silkme ve basınç yapmadan gövdenizi geriye çekiniz ve ellerinizi kaydırarak hastanın dirseklerini kavrayınız. Dirsekler yukarı ve ileri doğru uzanmadan çekildikten sonra bu dönem bitmiştir. Dirsekleri yavaşça yere koyunuz ve ciğerlerindeki havayı boşaltma anındaki işlemi yineleyerek suni solunum yapmayı sürdürünüz.
e) Bu işlemi peşpeşe ve dakikada 12-15 kez yapınız.
KASLAR :Hareket sisteminin en önemli öğelerindendir. Kas hücreleri birleşerek, kas liflerini ve kas lifleri de birleşerek kasları oluşturur. Kasların üstü kalın bir zarla örtülüdür. Buna kas zarı denir.
Kas Tipleri : İstemli ve istemsiz olmak üzere iki tanedirler. Biri isteğimizle diğeri istek dışı çalışır. Kol, bacak, baş, boyun, parmak, göz kapağı kasları istekle, mide, bağırsak, solunum organları, kan damarları, kalp ve diğer organlarımızın çoğu isteksizdir.
Görevleri : 1) hareketi düzenler 2) Soluk alış-verişinde yardımcıdır. 3) Konuşmada yardımcıdır. 4) Bir tür gıda ve enerji deposudur. 5) Doğum olaylarında önemli görevleri vardır. 6) Kalbin çalışmasını sağlar, kanın vücutta dolaşımına da katkıda bulunur.
Nasıl kasılır ? Vücutta enerjinin besinlerden elde edilmesi hücre düzeyinde enzim denilen kimyasal maddelerle sağlanır.Kasın kasılması için harekete geçirici (motor) sinir uyarıları veya sürekli uyarı veren odaklar olmalıdır. İkinci gruptakiler istemsiz çalışan kaslardır. Kaslara sürekli gelen sinir uyarıları, onları canlı ve her an harekete hazır fakat gergin olmayan bir durumda tutar buna kas tonusu denir.
Kas zedelenmeleri : Hazırlıksız kasların aşırı çalıştırılmasına bağlı olarak meydana gelir.Kas girişi ani gerilmeler sonucu kopabilir. Kas ezilmelerinde kas içinde kanamalar olabilir. Kas mavi-siyah bir renk alır.
Kas krampları : Kasa birden ağır bir çalışmayla yüklenilirse ani kramplar olabilir. Yani kasılan kas gevşemez. Şiddetli ağrı ile kaslı kalır. Kramplar kasın geçici süre oksijensiz ve besinsiz kalması sonucu meydana gelir.
SİNİR SİSTEMİ : MERKEZİ VE ÇEVRESEL OLMAK ÜZERE İKİYE AYRILIR. merkezi sinir sisteminde